9 Nisan 2010 Cuma

Mavi Kelebek

''Hani bir çocuğu büyütürken ne kadar yorulur anne ve baba,çaba harcayarak öğretir ona her şeyi ya ;çocuk  da yorulur aslında gelişirken,büyürken,güzelleşirken... Böyledir güç zamanlarımız da hayatta...Yorulursun,çaba harcarsın ama meyvasını alırsın her güçlüğün..Sen yorulurken,sana güç veren şeyler de yorulur aslında,beraber yoğurulursunuz...'' diye anlatıyordu telefonun ucundaki yumuşak ses:Mavi Kelebek.
Sabahın erken saatinde yatağımdan fırlamış,düşüncelerden arınmak istercesine dışarı atmıştm kendimi.Yorgundu beynim,bedenim gibi..Yürüdüğüm yerlere, beynimdeki fazla düşünceleri bırakmak için hızlıca yürüyordum.Hani kaybolursunuz bazen beyninizin size sunduğu kalabalıklarda ve tek bir şey uyandırmaya yetecektir aslında sizi yeniden...
İçimi okumuştu sanki anneannem.Tek tek söylüyordu duymak istediğim sözcükleri,gözlerindeki mavi huzuru sesiyle hissettirircesine.O yeni sözcüklere ihtiyacı vardı çünkü beynimin.Kalabalıklığı süpürüp yeni ve güzel cümleler edinmeye..''Gülümsemek için hiçbir şeyi bekleme!'' dedi kapatırken.Gülümsedim:)
Güneşe bakıp yeniden yürümeye başladım geçtiğim yerlerden.Tek tek alıp savuruyordum eski ve yorgun cümlelerini beynimin.Sadece bugün sabah duyduğum güzel cümlelere yer açmalıydım...
Yann Tiersen,Rue Des Cascades ile başlayıp La Veillee'ye geçiyor şimdi.Kendime göz kırpıyorum : 'Nerelerdeydin? Hadi al bakalım,bir yorgunluk kahvesi iyi gelir sana şimdi:)

Deli Melek

Hiç yorum yok: